23 Ekim 2011

Dindarlığın ticaret ahlakı üzerindeki etkileri

İlahiyat
İlahiyat

Bu söylediklerimizi ticaret hayatı üzerinde uygularsak, neticede kişinin ticari işlemlerinde de ahlaki davranışları benimsemesi ve dolayısıyla bu konuda Hz. Peygamberi rol model olarak alması ve kendisinin de topluma iyi bir örnek olması gerekir. Tabi bunun gerçekleşmesini de salt bireylere bırakmamıştır İslam toplumları. Bugün kamusal alan diye sıkça söz edilen kavramdan hareket edersek, kamusal alanın denetimini gerçekleştirecek kurumlar da kurmuştur.

Kişinin yirmi dört saatini dini ahlakla şekillendirmesi gerekir. Eğer kişi bu dini ahlakla ahlaklanmışsa o zaman ibadetler günün belli saatlerine, belli zaman dilimlerine hasredilmiş, ondan sonra tamamen din dışı davranışlarla yoğrulmuş bir mesaiden bahsedemeyiz. Toplum için de aynı şey geçerlidir. Hz. Peygamber biliyorsunuz, el-emin diye tanınıyordu. Yani Hz. Peygamber çocukluğunda amcasıyla beraber ticaret yapmaya başlamıştı. Sonra eşinin sermayesiyle ticaretini sürdürdü. Yani kendisi peygamberlikten önce meslekten tacirdi. Ama bir tacir olarak da insan olarak da el-emin yani, güvenilir, dürüst kimse olarak tanınıyordu. Devlette kanunların yanı sıra kurumsal alanda kişilerin davranışlarının ahlaka uygunluğunu bir şekilde denetlemekle mükelleftir.

Kaynak:Yenidünya dergisinden Nuriye Kayar’ın İlahiyatçı Doç. Dr. Cengiz Kallek’le İslam’da ticaret ve ticaret ahlakı üzerine yaptığı söyleşiden Haber7.Com web sitesine alıntılanılan “Müslüman bir tüccar nasıl olmalıdır?” yazısından derlenmiştir (22/07/2011).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...