15 Ağustos 2011

Ekonomi ve kültür

Yaşam
Yaşam

Ekonomi tarihi kitaplarında sürekli vurgulandığı gibi, ekonomi sanatların en eskisi bilimlerin en yenisidir. Bu yüzden, sanayi devrimiyle büyük bir hız ve yoğunluk kazanan üretimi artırma tartışmaları, sağ ve sol ekonomi paradigmalarını geçersiz kılan, bilgi devrimiyle de sona ermeyecektir. Hayatın değişik boyutları arasında uyum ve dengenin sağlanmasında, kültürün değerleri ekonominin kurallarından çok daha önemlidir.

Kültürün değerleri gibi, ekonominin kuralları da, yüzyılların içinde herkesin anlayacağı kavramlarla, tartışıla tartışıla oluşturulmuştur. Kültürün değerleriyle birlikte ekonominin kurallarının merkezinde, dürüstlüğü arayan ve dürüstlüğün kaynağı olan, dürüst insan vardır. Dürüstlük kültürün olduğu kadar ekonominin de, en büyük, en etkili sermayesidir. Hem kültürde, hem de ekonomide dürüstlüğe yapılan her yatırım, dünya barışına yapılan bir yatırımdır.

İnsanlığın kültürel ve ekonomik tarihine yüz yılların içinden bakıldığında, kültür ile ekonomi arasındaki iletişim ve etkileşim, en güzel biçimde, buzdağı metaforuyla açıklanabilir. Buzdağının su üstünde kalan görünen yanı ekonomiyi, su altında kalan görünmeyen yanı da, kültürü simgelerler.

Her ülkede görünen ekonominin temellerini görünmeyen kültürün değerleri oluşturur. Güçlü ekonomik yapılar, sağlam kültürel temeller üzerine inşa edilirler. Kültürü derin olan toplumları, ekonomileri zengin olur.

Kaynak: Nazif Gürdoğan’ın 11 Mayıs 2011 tarihinde Yeni Şafak Gazetesi’nde yayımlanan “Dürüstlükten terazi tutmak” konulu makalesinden derlenmiştir.

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...