Korku bazı spor dallarında vücut yaralanma ve hasarlarına neden olabilmektedir. Korku, bazen performansı artırıcı yönde bir etki gösterebilir (Lirgg, 1991; Moritz ve Feltz 2000). Bu durum çoğunlukla, kondisyonla ilgili konularda ortaya çıkabilir. Buna karşılık jimnastik ve oyun oynama gibi koordinasyon ve taktiğe gerek duyulan faaliyetlerde, korku, performansı düşürür. Korkuyu azaltmaya yönelik olarak yapılacak ilk şey, korkunun bilincine varma, başka bir deyişle korkuyu itiraf etmektir. Sporcunun kendisini, rakibini oyun içinde kendi görevlerini, seyirciyi ve hatta hakemi yeterince tanıması ve hedeflerini açık ve uygun bir şekilde belirlemesi, korkunun performansı engellemesini ortadan kaldıracaktır (Konter, 1996). Düşük ve orta düzeydeki korku performansı arttırabilir, fakat aşırı korku ve heyecan birçok spor dallarında çeşitli yaralanmalara sebep olabilir. Örneğin, özellikle jimnastik ve atlama sporlarında korku ve heyecan telafisi olmayan vücut hasarlarına yol açabilir (Battams ve ark., 1987). Yaralanma, moral bozukluğuna ve hatta maddi kayıplara yol açmaktadır. Bireylerin karşılaştıkları yaralanmalarla ilgili kaygı derecesi, sportif aktivitenin düzeyine ve amacına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Örneğin sağlıklı yaşam için spor yapan birisinde eski durumuna tekrar kavuşamama kaygısı ön planda iken, yarışma amaçlı spor yapan bireylerde bundan başka zaman kaybetme, eski performansı yakalayamama, başarıdan uzak olma ve maddi kayıp gibi kaygılar ön plana çıkmaktadır (Ergün, 2006).
Kaynak: Fatih Mehmet Han SAKALLI (Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Spor Bilimleri Bölümü), “Sporda Sporcuların Yaralanması ve Risk Faktörleri”, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:3, Sayı:7 (2008).