22 Mart 2010

Türkiye’de reklamcılığın tarihi

Reklam
Reklam

Türkiye bağlamında reklamcılığın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yapıların bir izdüşümü olarak farklı tarihsel süreçlerden geçtiğini belirtmeliyiz. Osmanlı’da Ceride-i Havadis gazetesi 1840 tarihinde “ilancılığa” başladığına dair gazetede bir açıklama yayınlamıştır. Bu ilanların günümüz seri ilanlarına benzer özellikler taşıdığı belirtilebilir. “Satılık hane ve dükkan vesair akan olanlar ve hane ve dükkanını icara vermek isteyenlerin gelip yerli yeriyle haber verdikleri halde gazete-i mezkure’dere ilan olunacağı keyfiyeti malum olmak…” (aktaran Koloğlu, 1999: 32)

Tanzimat ile birlikte, özellikle “malların güvence” altına alınması gündeme gelmiş ve ticaret alanında yapılan düzenlemelerle de Avrupa ile ticaret hukuki bir zemine oturtulmuştur (Mardin, 2000: 124-129). Ticaret ile ilgili düzenlemeler, Batıyla etkileşim süreciyle beraber, özellikle üretim-tüketim çizgisindeki dönüşümün bir yansıması olarak da değerlendirilebilir.

Toprak (25), 19. yüzyıl ortalarında Kırım Savaşı’ndan sonra, “Osmanlı’da tüketim örüntülerinde köklü dönüşümler” yaşanmaya başlandığını, dönüşümün en somut biçimlenişinin “reklam ve mağazalar”la ortaya çıktığını belirtmektedir. Ayrıca geleneksel üretimin çözülmesiyle reklamın Osmanlı’da anlam kazanmaya başladığını vurgulayan Toprak, gazete, dergi ve broşürün Osmanlı’da kullanılan ilk reklam araçları olduğunu da eklemektedir. Gazetelerin ardından 1927 yılında yeni bir iletişim aracı olarak radyo yayma başlamış, ancak radyonun reklam alması 1951 yılma kadar mümkün olmamıştır (Unsal, 1984: 57).

İlk reklam ajansı İlancılık Kolektif Şirketi 1909 yılında kurulmuştur (İnceoğlu, 1985:168). 1944 yılında ise Eli Acıman, Vitali Hakko ve Began Faal, Reklam Acentası’nı kurmuşlardır (Unsal, 1984:53). Daha sonra bu üçlüden ayrılan Acıman Türkiye’de reklam sektöründe “reklamcılığın okulu” olarak aralan ManAjans’ı kurarak, Koç Şirketi’nin reklamlarını almıştır. Bir müddet sonra da /. Walter Thompson ile ortaklık kurarak ManAjans Thompson adını alan

ajans, günümüzde de faaliyetlerini reklam, halkla ilişkiler alanında sürdürmektedir.

1950’li yıllarda kurulan ve Unilever’i portföyüne alan Grafika ve izleyen yıllarda kurulan Reklam Moran, 1970 yılında kurulan CenAjans, 1978 yılında kurulan Birleşik Reklamcılar modern reklamcılığın Türkiye’de mihenk taşları olmuşlardır.

Osmanlı’nın ilk reklamverenleri 1890’lı yıllarda özellikle yabancı dilde yayın yapan gazetelerde, “bonmarşeler” olarak bilinen Selanik Bonmarşesi, Tiring gibi büyük mağazalar, Pera Palas, Tokatlıdan gibi oteller, Nestle Çikolata ve Süt Konsantresi, Singer gibi uluslararası markalardı (Akçura, 2002: 25-27).

Cumhuriyet döneminin ilk reklamverenlerine bakıldığında ise devletçilik anlayışının bir sonucu olarak en büyük reklamverenin devletin kendisi olduğu ve yerli sermayenin, yerli mallarla birlikte teşvik edildiği görülmektedir. Ziraat Bankası, Sümerbank, İş Bankası gibi bankaların yanı sıra çocuk mamasından böcek ilacına, zeytinyağından güzellik kremlerine kadar birçok ürüne kendi adını veren Hasan Bey, Cumhuriyet Türkiye’sinin reklamverenleri arasında ilk göze çarpanlardandır. Yabancı markaların pazara girişleri ve tüketicilerle buluşması aracılar/temsilciler üzerinden gerçekleşmiştir. Bunlardan biri de Frigidaire’den Telefunken’e, Everady’den Parker’a kadar geniş bir yelpazede yabancı markalan tüketicilerle buluşturan Bourla Biraderler’dit. 1950’li yıllardan itibaren de Fiat, Ford, Renault, Chevrolet arabalarının, SAS, PAA, KLM havayolu şirketlerinin, Nivea, Puro, Pertev kozmetik ürünlerinin, Sana, Vita, Çapamarka gıda ürünlerinin reklamlarına rastlanmaktadır.

Uluslararası markaların Türkiye’ye girişi özellikle 1960’lardan itibaren ivme kazanmıştır. Bu markalar korumacı politikalara rağmen, temsilcilikler üzerinden tüketicilerle buluşmuş ve “tüketim toplumu” olma yolunda ilk adımlar o dönemlerde atılmaya başlanmıştır. Özellikle 1960’lı yıllarda CocaCo/fl’nın Türkiye’ye gelişi, etkileri günümüze kadar uzanan yeni bir idealizasyonu da simgelemektedir. 1968 yılında Ankara’da televizyon yayınlan başlamış ve televizyonda reklam yayını 1972 yılında gerçekleşmiştir.

1980’lerin ortalarından itibaren ve 1990’larda artan biçimde Türkiye pazarına giriş yapan uluslararası sermaye, üretim hatlarını ve reklam ajanslarını da beraberinde getirmiştir. Uluslararası reklamcılığın Türkiye’deki ilk örneği bu tarihten önce 1973 yılında McCann Erickson olmuştur. O yıllarda, hizmet sektöründe, yabana sermaye ortaklığının yüzde elli bir hisse ile sınırlandırılmasından dolayı, yapılanmalar ortaklıklar şeklinde olmuştur. Nitekim uluslararası bir reklam ajansı olan McCann Erickson, Türkiye’de Pars Ajans ile ortaklık kurarak ParsMcCann/Erickson adı ile faaliyetlerini sürdürmüştür. Aynı şekilde, 1985 yılında ManAjans/Thompson ortaklığı ve ardından Güzel Sanatlar I Saatchi and Saatchi ortaklığı sürecin devamında topografyanın biçimlenmesinde önemli rol oynayan yapılanmalar arasında göze çarpmaktadır. Günümüze gelindiğinde ise ortaklıkların kimi el değiştirirken, kiminin hisselerinin tamamının (%100) uluslararası reklam ajansları tarafından satın alındığı

görülmektedir. Örneğin Türkiye’nin eski reklam ajanslarından biri olan Moran, ortaklığını Ogivly & Mather reklam ajansı ile yapmış ve Moran Ogivly olmuştur. Ancak şu anda Ogivly & Mather %100 sahiplik ile Türkiye’de iletişim hizmetlerini sürdürmektedir.

Günümüzde Procter & Gamble, Unilever, General Motors, Toyota Motor, Ford Motor, Time Warner, Daimler Chrysler, L’oreal, Nestle, Sony tüm dünyada en büyük reklamverenlerdendir. Türkiye’de ise 2006 yılında farklı iletişim araçlarında en çok reklamverenler şöyle sıralanmaktadır: Basında “Yapı Kredi Bankası, Akbank, Turkcell, Anadolu Efes Biracılık, Özaydın Otomotiv, Temsa Otomotiv…”, televizyonda “Ülker, Unilever, P&G, Benckiser, Turkcell, Coca-Cola…”, radyoda “Coca-Cola, Ülker, Yapı Kredi Bankası, Akbank, Turkcell, Arçelik…” (Marketing Türkiye Almanak’ 06:178). Uluslararası reklamveren kadar yerel reklamveren de Türkiye’de reklam endüstrisinde önemli bir aktör olarak yer almaktadırlar.

Kaynak: G. Senem Gençtürk Hızal, “Reklam Endüstrisinin Topografyası: Türkiye Örneği”, İletişim: Araştırmaları, 3(1-2): 105-131, 2005.

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...