13 Ekim 2011

Bugün Müslümanların öncelenmesi gereken gündem ne olmalıdır?

Siyaset
Siyaset

Müslümanlar kendilerine verilmiş olan büyük bir nimetin üzerinde oturuyorlar ama bundan habersizler. Bir hazinenin üstünde oturup açlıktan ölen insanlar gibiler. Nedir bu nimet? İslam’ın değerleri ve ahlakı tabi. Bu değerler ve ahlaklar manzumesini İslam şeriatı çeşitli sembollerle ebedileştirmiştir. Müslümanlar ise bu sembollerin zahiri kalıplarına yoğunlaşıp ifade ettikleri anlamları ise unutmuşlardır. “Dinin Şiarları” isimli eserimde ben bunları ayrıntılarıyla izah etmeye çalıştım. Tıpkı Ali Şeriati’nin “Hacc” kitabında yapmaya çalıştığı gibi. Müslümanlar her gün defalarca yaşadıkları bu şiarların gerçek anlamlarının farkında olsalar bu onlarda bir bilinç oluşturacak. Örneğin Namazın ruhunu kavrasalar. Cemaatle namazın aslında bir siyaset ve toplum anlayışını özetleyen bir şiar olduğunun farkına varsalar. Örneğin cemaat “kendi içinden” herhangi birini imam seçebilir. Cemaat arasında protokol ve ayrıcalık yoktur herkes aynı safta durur… Örneğin insanlar tesbihat yaparlar bu cemaatin tefekkür etmesinin simgesidir. Yoksa anlamsız biçimde yüzlerce kez bir kelimeyi tekrar etmesi anlamına gelmez. Tesbihat, ilmin amelleşmesinin şiarıdır. Arapça’da birbiriyle bağlantılı kavramlar aynı harf gruplarının farklı versiyonlarıdır. İlim (Bilgi) ile Amel (Eylem) kavramlarının böyle bir etimolojik akrabalığı vardır. Dikkat edin A-L-M ile A-M-L arasında sadece L ve M harfleri yer değiştirir. Buradan ilmin amelin ışığı olduğu ama amelsiz ilmin bir anlamının olmadığı düşüncesine ulaşırız. Örneklendirirsek, zifiri bir karanlıkta ilim arabanın farı (ışığı) ve amel de arabanın kendisidir. 

Bizler öncelikle dünyadaki İslami hareketler olarak Dini Şiarlardan hareketle yeni bir toplum anlayışı ve siyaset fıkhı üretmeliyiz. Maalesef bugün İslami hareketlerde bazı zaafları görüyoruz. Bu zaaflar aşılırsa Batının korktuğu “İslam” gerçekten de zalimleri tedirgin edecek bir İslam Ümmetine dönüşebilir. Fransız bir diplomata Batı teknolojik ve silah olarak Müslüman toplumların çok ilerisinde olmasına rağmen neden İslam’dan korkuyor diye sormuştum. Cevabı ilginçti. Dedi ki, “Siz Arap çölünün ortasında yeni bir din ile doğruldunuz ve o bedevi halinizle Fransa kapılarına kadar gelebildiniz. Bugün küreselleşen dünyada bilgi seviyesi ve imkanlar olarak daha çok şeye sahipsiniz. Mesela sizler Fransızca ve İngilizce biliyorsunuz. Gelecekte ilk defa geldiğinizden daha ileriye de geçebilirsiniz.” Aynen bu endişesini dile getirdi. O zaman bizler öze dönmeli kendimizi yenilemeliyiz. 

Kaynak: Dr. Hasan Turâbî ile yapılan Timeturk.Com web sitesinde yayımlanan söyleşiden derlenmiştir (21/07/2011).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...