Türkiye deneyimleri ışığında, örtük enflasyon hedeflemesi ile açık enflasyon hedeflemesi rejimleri karşılaştırıldığında, her ne kadar her iki rejimin operasyonel çerçeveleri zamanla birbirine benzemiş görünse ve temel politika araçları kısa vadeli faiz oranları olsa da önemli farklılıklar görülmektedir.
Örtük enflasyon hedeflemesi rejimini açık enflasyon hedeflemesi rejiminden ayıran en önemli fark, örtük enflasyon hedeflemesi rejiminde ilan edilen hedeflerden bir sapma görülmesi durumunda devreye giren bir hesap verme mekanizmasının oluşturulmamış olmasıdır. Bu rejimin uygulandığı 2002-2005 yılları boyunca, açıklanan yılsonu enflasyon hedefleri örtük bir şekilde “üst sınır” olarak algılanmış ve enflasyon sürekli belirlenen hedeflerin altında gerçekleşmiş olmasına rağmen bu durum olumlu olarak algılanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu dönemde enflasyonun hedeflerin altında kalması, üzerinde kalmasına oranla daha kabul edilebilir bir durum olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, bu dönemde, enflasyonun hedeflerin üzerinde gerçekleşmiş olması durumunda dahi Merkez Bankasının hesap vermesini gerektirecek bir mekanizma bulunmamaktaydı. Diğer taraftan, açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte, gerçekleşen enflasyon rakamının sistematik olarak hedefin altında kalmasının olumsuz bir durum olarak değerlendirileceği ve enflasyonun hedefin belirgin olarak üzerinde kalması ya da belirgin olarak altında kalması halinde Merkez Bankasının Hükümete ve kamuoyuna yazılı olarak hesap vereceği ilan edilmiştir. Bir diğer ifadeyle, açık enflasyon hedeflemesi rejiminde, hedeften aşağı ya da yukarı yönlü sapmalar aynı şekilde değerlendirilmektedir.
Açık enflasyon hedeflemesi rejimini örtük enflasyon hedeflemesinden ayıran bir diğer husus ise, açık enflasyon hedeflemesinde karar alma mekanizmasının kurumsallaşmış olmasıdır. Örtük enflasyon hedeflemesi rejimi döneminde para politikası kararları Başkan tarafından alınırken, Para Politikası Kurulunun bir danışma organı olarak görev yaptığı gözlemlenmektedir. Ancak, açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte, para politikası kararları, olağan dışı bir durum yaşanmadığı sürece, önceden ilan edilen tarihlerde ve Para Politikası Kurulu tarafından oylama yöntemiyle alınmaya başlamıştır.
Örtük enflasyon hedeflemesi döneminin açık enflasyon hedeflemesi rejiminden bir diğer farkı ise para politikası uygulamalarının yeterince şeffaf olmamasıdır. Söz konusu dönemde, Para Politikası Kurulunun toplantı takvimi önceden ilan edilmemiş ve alınan kararların gerekçeleri toplantı sonrasında hemen açıklanmamıştır. Buna paralel olarak, bu dönemde iletişim araçlarının da açık enflasyon hedeflemesi rejimindeki kadar çeşitlenmediği görülmektedir.
Kısa vadeli faiz oranları her iki rejimde de temel politika aracı olarak kullanılmaktadır. Ancak, örtük enflasyon hedeflemesi rejimi dönemi boyunca, ilave bir nominal çapa kullanılmış ve para tabanı için dönemler itibarıyla, enflasyon hedefi ile tutarlı hedefler konulmuştur. Buna rağmen, para politikası kararlarında para tabanı gelişmelerinden ziyade, asıl olarak gelecek dönem enflasyonuna ilişkin gelişmeler belirleyici olmuştur. Bu dönemde, parasal hedefleme ile birlikte gelecek dönem enflasyonuna odaklanan bir para politikası uygulandığı göz önünde bulundurulduğunda, “örtük bir enflasyon hedeflemesi” kavramının karşılığı daha iyi anlaşılacaktır.
Bu noktada, burada yapılan karşılaştırmaların Türkiye deneyimleri ışığında yapıldığını ve gerek örtük enflasyon hedeflemesi rejimi gerek açık enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamalarının ülkeden ülkeye önemli farklılıklar gösterebileceğini belirtmekte fayda bulunmaktadır.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Web Sitesinde yayımlanan “sık sorulan sorular”dan derlenmiştir (Ziyaret Tarihi: 28/04/2010).