23 Ekim 2011

Gayrı ahlaki düzenin oluşmasına engel olmakta devlete düşen görevler nedir?

İlahiyat
İlahiyat

Tabi bu meselenin hem bireysel, hem toplumsal, hem de siyasi boyutu var. Esasen din bireyi değiştirmek ve düzeltmekle işe başlar. Bu, toplumla devam eder. Zaten toplum da kendi idarecilerini seçeceği için, önce birey, toplum ve siyaset uyum içinde olur. Yani bunun gerçekleştirilebilmesi için kişilerin de, toplumun da, devletin de doğrusu laik olmaması lazım. Laisizmin kendine göre bir sosyal ahlakı olabilir ama dediğim gibi, dini ahlaktan bahsediyoruz. Örnek vermek gerekirse bir kişi yirmi dört saatini diyelim ki belli birimlere bölüp, birkaç biriminde sürekli ibadetle, zikirle, tefekkürle meşgul olsa, ama din orda kalsa, sonra sosyal hayatta her türlü ahlaksızlığı yapsa, işte bu bir laik anlayıştır, bunu demek istiyorum. Seküler, dünyaperest bir anlayıştır aslında.

Bizim dini ahlakla ahlaklanmış tacir anlayışımıza göre, o kişinin yirmi dört saatini bu dini ahlakla şekillendirmesi gereklidir. Eğer kişi bu dini ahlakla ahlaklanmışsa o zaman ibadetler günün belli saatlerine, belli zaman dilimlerine hasredilmiş, ondan sonra tamamen din dışı davranışlarla yoğrulmuş bir mesaiden bahsedemeyiz. Toplum için de aynı şey geçerlidir. Hz. Peygamber biliyorsunuz, el-emin diye tanınıyordu. Yani Hz. Peygamber çocukluğunda amcasıyla beraber ticaret yapmaya başlamıştı. Sonra eşinin sermayesiyle ticaretini sürdürdü. Yani kendisi peygamberlikten önce meslekten tacirdi. Ama bir tacir olarak da insan olarak da el-emin yani, güvenilir, dürüst kimse olarak tanınıyordu. Devlette kanunların yanı sıra kurumsal alanda kişilerin davranışlarının ahlaka uygunluğunu bir şekilde denetlemekle mükelleftir. Bunun tabi toplumlara göre çok farklı yöntemleri olmuştur tarih boyunca. Yine değişik yöntemler geliştirilebilir. Bugün mesela ahlak zabıtaları veya ahlak polisi bu işi daha çok yapmaya çalışıyor. Ama dediğimiz gibi herkesin başına da bir ahlak polisi dikmek mümkün değil, dolayısıyla eğitimle olabilecek bir şey bu. Dini ahlaktan bahsettiğimize göre söz konusu eğitimin de dini eğitim olması lazım.

Kaynak:Yenidünya dergisinden Nuriye Kayar’ın İlahiyatçı Doç. Dr. Cengiz Kallek’le İslam’da ticaret ve ticaret ahlakı üzerine yaptığı söyleşiden Haber7.Com web sitesine alıntılanılan “Müslüman bir tüccar nasıl olmalıdır?” yazısından derlenmiştir (22/07/2011).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...