29 Ağustos 2011

Hayatını vahiyle inşa edenlerin, mematını vahiy ihya etmez mi?

Yaşam
Yaşam

Aslında cennet, bayramın ebedi olanına verilen ad değil mi? Bayramın, sevincin, mutluluğun, huzurun, saadet ve selametin…

Ve bayramlar, cennetteki huzur ve mutluluktan dünyaya indirilmiş küçük, çok küçük bir hisse değil mi? Tüm bayramlar, insanın cennete olan özlemini artırmalı değil mi? Ve bu özlemle, hayatın tümünü Ramazan kılmanın, vahiyle inşa olmanın ve vahiyle hayatı inşa etmenin çabası göstermeli değil mi?

Bir aylık bir çabanın hazzı üç günlük bir ağız tadı, bereketi bir yıllık gönül huzuruysa, ömürlük bir çabanın hazzı ebedi bir ağız tadı, bereketi de ebedi bir huzur olmaz mı?

Hatırlayın Yasin suresinin, yani ki “Ey insan!” suresinin cenneti hatırlatan ayetlerini:

“Orada bitimsiz bir hazzı yaşayacaklar ve arzu ettikleri her şey onların olacak. Rahmet kaynağı olan Rabbin sözüyle gelen tarifsiz bir mutluluktur (cennet).” (36.57-58)

Hatırlayın ve başlayın cennetinizi inşa etmeye. Burada, bu dünyada, hemen ve şimdi.

Önce yüreklerinizi kurtarın işgalden. Orayı bir cennet galerisine çevirin. Orasını imana mahbes değil imana saray kılın. İman oranın mahkûmu değil hakimi olsun. Dilinize ferman, dizinize derman olarak yürüsün.

Sonra içinizdeki cenneti bulunduğunuz mekana taşıyın. Evden başlayın ve evlerinizi cennetin dünyadaki şubesi etmenin savaşını verin.

Yılmadan, yıkılmadan, pes etmeden. Oralar imanın karargahı olsun.

Meydanı, bu toprakları cehenneme çevirmek isteyen arsızlar ve uğursuzlar güruhuna bırakmayın.

Yalnız kendinizin değil, bu toprakların da bayrama susadığını unutmayın.

Ve esas bayramın özlemini hep içinizin en aydınlık yerinde zamanı gelince doğurulacak nurtopu bir bebek gibi büyütün. Bayramınız mübarek, akleden kalbiniz münevver olsun.

Kaynak:  Arif Çevikel’in “Bayramlar cenneti hatırlatır” (03/09/2005) yazısından derlenmiştir. 

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...