17 Ekim 2011

İslam ahlakı ve trafikte kural tanımazlık nasıl bir ikili?

İlahiyat
İlahiyat

Kul hakkı. Trafik, kurallara riayet edilmemesi durumunda kul hakkının en yoğun yaşandığı alandır zannederim.

Zarar verme ve zarara uğrama yoktur. İzaha ve örnek vermeye gerek var mı?

Yoldan eziyet veren şeyleri kaldırma. Efendimiz’in beyanıyla imanın şubelerinden bir tanesi. Pekala, görüntü kirliliğinden tutun kazalara sebebiyet verecek ölçüde bazı şeyleri yollara atmaya ne dersiniz?

Caka satmak, kibir ve gurur içinde dolaşmak. Kuralları hiçe sayarak sahip oldukları son model araçlarla Bağdat Caddesi’nde, otobanlarda havasını atanları nereye koyacağız?

“Önce deveni bağla, sonra tevekkül et.” Peygamber buyruğu bu (sas). Pekala kemer takmama, hatta kemer ikaz alarmını susturmak için aparatlar kullanma, hız kurallarını ihlal etme, alkollü araç kullanma vb. tevekkül öncesi alınması gereken tedbirleri almayıp, “Allah Kerim” diyenleri nereye koyacağız?

“İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.” Acelesi olduğu her halinden belli veya trafik diliyle sizden yol isteyen insanlara yardım etmemeyi adeta şiar edinenlere ne diyeceğiz? Hatta sırf bu yüzden araçlarını terk edip kanlı-bıçaklı kavga edenleri nereye koyacağız?

Daha yüzlerce örnek verebilirim, ama maksadımın anlaşıldığını sanıyorum. Trafik kaidelerine riayet hem dini, hem insani hem de ahlaki bir vazife ve vecibe olarak karşımızda durmaktadır.

Kaynak: Ahmet Kurucan’ın 05 Mayıs 2011 tarihli “Trafik kuralları” yazısından derlenmiştir (Derleme tarihi: 13/06/2011).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...