12 Temmuz 2010

İslam medeniyetinde eğitim kurumları

İlahiyat
İlahiyat

Eğitime çok büyük önem veren İslam’da, ilköğretim işi, Peygamberimizin Bedir Savaşı sonunda harp esirlerini okuma-yazma işinde görevlendirmesiyle başlar. Buna göre her esir, on tane okuma-yazma bilmeyen çocuğa, okuma-yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılmıştır. Peygamberimizin Mekke’den, Medine’ye hicretinden sonra yaptığı ilk işlerden birisi, mescidin yanına yaptırdığı “Suffa” isimli eğitim kurumu idi. Suffa, gündüzlü ve yatılı olarak Müslümanlara hizmet veren ve tüm masrafları varlıklı kişilerce karşılanan bir eğitim kurumu idi.

Suffa’daki eğitim faaliyeti peygamber mescidi olan “Mescid-i Nebi”den bağımsız değildi. Burası tüm mesaisini ilim tahsiline adamış ya da zaman zaman ilim öğrenmeye gelen müslümanlarla dolup taşıyordu.

Mescid-i Nebi’deki ilim faaliyeti sonraki camilere de örnek olmuştur. Pek çok yerde camiler bir ilim merkezi haline gelmiştir. Mısır’da bulunan Amr Camisi ve Ezher Camisi, Şam’da bulunan Emeviye Camii, Bağdatta’ta bulunan Mansur Camisi bu türün en seçkin örnekleridir. Endülüs’teki Kurtuba Camii sadece Müslümanlara değil pek çok Avrupalıya da ilim irfan yuvası olarak hizmet etmiştir.

İslam Medeniyetinde eğitim kurumlarından biri de küttaplardır. Küttaplar medreselerden önce açılan, medreselerden sonra da var olan bir eğitim kurumu idi. Önceleri genel okuma-yazma öğretimini verildiği mektepler görevini üstlenirken, sonraları çocuklara medrese öncesi eğitim veren ilk mektepler konumunu almıştır. Küttaplar kasaba ve köylere kadar yayılmıştı.

İslam medeniyetinde bir başka eğitim kurumu da Beytü’l-hikme’dir. Hicri ikinci asrın sonlarına doğru felsefe tıp ve diğer ilimlerin okutulduğu bir kurum olarak kurulan Beytü’l-hikme, özellikle aklî ilimlerin müzakere edildiği bir merkezdi. Musul’da Daru’l-ilim, Kahire’de Daru’l-Hikme içinde her ilimle alakalı kitapların bulunduğu bir ilim merkezi olmuşlardır. Temelleri Harun Reşid zamanında atılan Beytü’l-hikme kurumuna oğlu Ne’mun rasathane ve kütüphane eklemiştir.

Bu eğitim merkezlerinin yanında bazı kitapçı dükkanlarının da (Havanitü’l- Vernakin) ilim faaliyetleri için kullanıldığı bilinmektedir. Cahız gibi bir çok bilgin bu dükkanlardan kiralayıp araştırma yaparlardı. Bunlardan başka emir ve vezirlerin sarayları da ilmî edebî meclislerin tertip edildiği eğitim kurumları arasında idi. Bu saraylarda devlet adamlarının çocuklarına “müeddip” adı verilen hocalar özel dersler verirlerdi.

İslam eğitim kurumlarından en etkili ve yaygın olanı medreselerdir. “Ders okunan yer” anlamına gelen medreseler, dini ilimler başta olmak üzere tıp, astronomi, matematik ve diğer ilimlerin de okutulduğu eğitim merkezleridir. Medreseler genel akademi ve üniversite özelliği taşır. Profesör görevi üstlenen “müderris”lere “muid” denen görevliler yardım ederdi. Türkler’in İslam dünyasına girmesiyle gelişen medreseler Selçuklular ve Osmanlılar döneminde köylere kadar yayılmış ve gücünü artırmıştır. Selçuklu döneminde resmî kurum niteliğini kazanan medreselerde çok sayıda yabancı eser de tercüme edilmiştir. Medreselerin en büyüğü ve en önemlisi Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün 1067’de Bağdatt’ta kurduğu Nizamiye Medresesi’dir. Benzer medreseler Nişapur, İskenderiye, Kudüs, Konya (Karatay, Medresesi ve İnce Minareli Medrese), Tokat Antalya, Harran, Karavin, Sivas (Gökmedrese, Çifte Minareli Medrese, Burûciye Medresesi), İznik, Granada, Fas ve Bağdatt’ta açılmıştır.

Osmanlılar döneminde medreselerin Fatih’in ve Kanuni’nin gayretleriyle çok gelişip zirveye ulaştığını, branşlara dönük medreseleşmenin olduğunu görürüz. Başlı başına bir eğitim kurumu olan hastanelerin yanında tıp medreseleri de eğitimdeki yerini alır. Astronomi çalışmalarının yapıldığı rasathaneler de benzer eğitim kurumlarındandır. Genel eğitim veren medreselerin yanında kurulan ihtisas medreselerinin Daru’l-Kurra, Medresetü’l-Kudât, Medresatü’l-Vaizîn gibi pek çok örneği vardır. Osmanlılar döneminde Saray Mektepleri ve Askeri Mektepler de önemli yer tutmuştur. İslam medeniyetinin eğitim kurumlarından Birûnî, Battânî, Fârâbî, Gazâlî, İbn-i Rûşd, İbn-i Sînâ, Kindî, Cabir b. Hayyan, Harizmî gibi dünya çapında bilginler yetişmiş; İslam medeniyetine ve insanlığa büyük katkı yapmışlardır.

Kaynak: Milli Eğitim Web Sitesinde Yer Alan “Mesleki Açık Öğretim Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4 (Hazırlayan: M. Sadık ARSLAN)” Ders Notlarından Derlenmiştir (Ziyaret Tarihi: 01/02/2010).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...