Beslenme biliminde oldukça iniş çıkışlı günler atlatan karbonhidratlar önceleri besin piramidi denen ve günlük alınması gereken besinlerin dağılımını gösteren sistemde, tabanda yer alıp her gün alınması gereken unsurlardan kabul ediliyordu. Ancak biçimlendirilen yeni piramitle, karbonhidrat gereksinimi “Gi” yani glisemik indekslerine göre değerlendiriliyor. Buna göre, seker zincirlerinden oluşan karbonhidrat kaynağı besinlerimiz, sofra sekeri, sekerli yiyecekler (bal, reçel, pekmez, marmelat, sekerli meyve suları, meşrubatlar, çikolata, dondurma ve tatlılar …), un ve undan yapılan yiyecekler (ekmek, yufka, erişte, makarna.), pirinç, bulgur, kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süt. Bu besinlerin içindeki karbonhidratların kan sekerini etkileme hızlarıysa birbirinden farklı. Bu nedenle bu yiyecekler kan sekerini hızla yükselten karbonhidratlı yiyecekler (Gi değeri yüksek olanlar) ve kan sekerini daha geç ve daha yavaş yükselten (Gi değeri düşük) karbonhidratlı besinler olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Sofra sekeri, reçel, bal, pasta, kek, çikolata, helva gibi yiyeceklerin içindeki karbonhidrat basit karbonhidrat olduğundan kan sekerini hızlı bir şekilde yükseltiyor. Ayrıca diş çürüğü, şişmanlık, kalp hastalığı, bağırsak hastalıkları gibi birçok sağlık sorununun ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle de “kötü karbonhidratlı” besinler olarak nitelendiriliyor. Sebze, meyve, kepekli ekmek, kuru baklagiller gibi yiyeceklerse Gi değeri düşük, karmaşık karbonhidratları içermekte. Vücudun gereksinimi olan enerjiyi bu karmaşık karbonhidratlı besinlerden karşılayarak kan sekerinin daha geç ve daha yavaş yükselmesi sağlanabiliyor. Dolayısıyla bu besinlerdeki karbonhidratlar da “iyi” olarak nitelendiriliyor.
Anlaşılacağı gibi, “iyi karbonhidrat, kötü karbonhidrat” gibi bir ayırım söz konusu. Ama, beslenme uzmanlarına göre, iyi ya da kötü ayrımı yapıp, yediğimiz her besinin glisemik indeks değerine takılıp kalmak gerekmiyor. Önemli olan, besinlerimiz arasında bir denge kurabilmek. Uzmanlar bu konuda da su öneride bulunuyorlar: “Bir öğünde fındık ya da kuru baklagil gibi glisemik indeksi düşük yiyecekler tüketiyorsanız, bunun yanı sıra beyaz undan yapılmış ince bir ekmek de yiyebilirsiniz. Önemli olan yediklerinizi doğru bir şekilde dengelemeniz; ağırlığınızın denetimini sağlayarak, yasam boyu dengeli besleme alışkanlığını kazanmanız.
Kaynak: Gülgün Akbaba, “Enerji Kaynagimiz…Karbonhidratlar”, Bilim ve Teknik, Mart 2007.