11 Ekim 2011

Kişilik ve karakter ilişkisi ve konuya ışık tutan sözler

Yaşam
Yaşam

Bazı yazarlara göre karakter kişiliğin bir parçasıdır ve bir bireyi diğerinden ayıran, geçici olmaktan çok sürekli, değişmez ve alışılmış değerler toplamı ve davranış eğilimleridir. Adler’e göre karakter toplumsal anlamda ele alınır, birey ile çevresi arasındaki ilişkiler üzerinde durulur. Doğuştan olmayıp sonradan kazanılan karakter, bir insanın ait olduğu topluma karşı takındığı tutum ve ruhsal durumudur. Araştırıcılara göre karakter; ceza ve ödül yoluyla, bilinçsiz taklit yoluyla, ahlakî durumları düşünmek suretiyle öğrenilir. Psikanalizde kişilik ve karakter terimleri eş anlamda kullanılmaktadır. Karakterin; kişilik teşekkül edene kadar onun dışında, kişilik teşekkül ettikten sonra da onun içinde yer alan bir kavram olduğu söylenebilir. Bireyin karakteri kişisel özelliklerle, içinde yaşanılan çevrenin değerlerinden oluşur. Yani karakterde, kişilikle içinde yaşanılan çevrenin değer yargıları birlikte yargılanır. Türk atasözleri incelemeye alındığında kişilik, karakter ve hattâ günlük yaşantı içinde kişiye özgü, oldukça sınırlı, belirli duygusal tepkileri ifade eden mizaç ya da huyunda birlikte kullanıldığı görülmüştür. Huy, mizaç ve karakterin kişilikle bağlantısı olduğu atasözlerinde ortaya konmaktadır. Özellikle huya, kişiliğin bir yönü olarak önem verilmektedir: “Güzele kırk günde doyulur, iyi huya kırk yılda doyulmaz”, “Güzelliğe kapılma huya bak”, “Kılıcı kestiren huyudur, kişiyi hor eden huyudur”, “Yüzü güzel olanın huyu (da) güzel olur”. Bu atasözlerinde “huy” kavramından anlaşılan, genelde bireylerin toplumun değer yargılarına, beklentilerine uygun olan davranış tarzları olduğu söylenebilir.

Toplumda kıyasıya eleştirici bir tavır takınan, insan ilişkilerinde hoşgörüden uzak, kendi hatalarından habersiz bireyler için; “Elin gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez” denir. Kendine özgü bir kişilik geliştirememiş, “Başında kavak yelleri eser” bir tavrı benimsemiş, davranışlarında sürekli tutarsızlık olanlar “Hamama gider kurnaya, düğüne gider zurnaya aşık olur”. Böyle kişiler bazen ideal benlik ile gerçek benlik normlarını birbirine karıştırır ve atasözünde ifade edildiği gibi “Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış” durumuna düşebilir.

Türk toplumunda iyi karakterden; genel olarak iyi, güzel, doğruyu yapmak, başkalarını sevmek, özveride bulunmak anlaşılır. All-port, karakteri; insanın yaşadığı çevrede geçerli olan değer yargıları ve ahlâk kurallarım kullanış biçimi olarak tanımlar. Atasözleri de “değer yargıları” ve “ahlâk kuralları” açılarını dikkate alarak, bireyler için karakter ölçüleri koymuş gibidir: “Ne yavuz (aşkın) ol asıl, ne yavaş (şaşkın) ol basıl”, “Pek yaş olma sıkılırsın, pek de kuru olma kırılırsın” denirken, bireye davranış ölçüleri de işaret edilmektedir.
Toplumda, kişiliğin değerlendirilmesinde, bireyin içinde bulunduğu durum ve davranışları etkili faktörler olmaktadır. Öyle ki, bireyin içinde bulunduğu zorluklar, sıkıntılar kişiliğin daha belirgin olarak ortaya çıkabilir: “Adanı iş başında belli olur”, “Altın ateşte, insan mihnette belli olur” denirken, bu anlaşılmaktadır. Ayrıca; “Sorma kişinin aslını sohbetinden bellidir”, “İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin işidir” sözlerinden; bireyin konuşmalarından, bir olay karşısındaki tutum ve davranışlarından da kişiliğinin anlaşılabileceği vurgulanmak istenmektedir.
“Kalıp kıyafetle adam adanı olmaz”, “Küheylan at çul içinde de bellidir” sözlerinden, insanın dış görünüşüne bakarak aldanmamak gerektiği işaret edilir. Çünkü “Herkesin iç yüzünü Allah bilir” ve “Herkesin içiyle yüzü bir olmaz”.

Atasözleri, hemen hemen herkesçe kabul gören ve yeri geldikçe söylenen bir gerçeği; toplum bireylerinin tamamının uyum içinde istenilen kişilik özelliklerinde olamayacağı, “Eğri ağaçsız orman olmaz” diyerek kabul eder. Ancak içinde bulunduğu sosyal ortama birden ters düşen kişiler için; “Zürafanın (kibarın) düşkünü, beyaz giyer kış günü” sözü söylenir. “Döner dolap gibi ikiyüzlü” kişiliğe sahip olanlarla kimse pek ilişki kurmak istemez. Çünkü geleneksel değer yargılarına göre “Kiminle gezersen onunla anılırsın”. Yâni, yakın ilişki kurulan kişiler de, bir bireyin kişiliğinin değerlendirilmesinde ölçü unsurlarından biri sayılabilmektedir. Atasözlerinde bireysel ilişkilere, kiminle ilişki kurulduğuna, yâni konuşulan bireyin toplumca “iyi” veya “kötü” tanınmasına, dikkat edilmesi gerektiği vurgulanırken, kişilikli insanların davranışlarına önem vermesi de; “Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır” sözüyle dile getirilir.

Kaynak: Sayginnlp.com web sitesinde yayımlananKişilik (Şahsiyet) ve Atasözleri” konulu yazıdan derlenmiştir.

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...