4 Nisan 2010

Kıymetli evrakta def’iler

Hukuk
Hukuk

Hukukta def’i; bir talep karşısında kalan borçlunun, bu talebin varlığını kabul, ancak, haklı bir nedene dayanarak, bunu yerine getirmekten kaçınma hakkının bulunduğu yolundaki savunmasıdır. Örneğin, kıymetli evraka dayanarak bir talepte bulunulması halinde, borçlunun senedin henüz vadesinin gelmediği yahut kıymetli evraka bağlı alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki savunmaları birer def’i oluşturur.

Hukukta benzer bir kavram da itiraz kavramıdır. İtirazda def’iden farklı olarak talep edilen hakkın varlığı/ geçerliliği reddedilir. İtiraz halinde, bu savunmayı yapan, talep edilen hakkın hiç doğmadığı yahut doğmuş olmakla birlikte sona erdiğini ifade etmektedir. Örneğin, talep karşısında senette zorunlu şekli unsurlardan birinin olmadığını dolayısıyla senedin doğmadığını söylemek bu tür bir savunmadır.

Kıymetli evrakta def’i denildiği zaman bu her ikisini de kapsar. Defi ve itiraz arasında önemli bir fark, res’en nazara alınma noktasındadır. İtiraz teşkil eden bir savunmayı hakim re’sen (kendiliğinden) nazara almakla mükellef olmakla birlikte, defi teşkil eden bir husus ancak taraflardan birince ileri sürülmesi halinde hakim tarafından dikkate alınabilir.

Kıymetli evrakta def’i ve itiraz 3 gruba ayrılarak incelenebilir.

Senedin metninden anlaşılan defiler: Senet nedeni ile kendisine başvurulan herkes tarafından, senetle başvuran herkese karşı ileri sürülebilen, senedin metninden, şeklinden, ciro zincirinden kısaca şekil şartlarındaki eksiklikten doğan def’i ve itirazlardır. Örneğin, senedin şekil şartlarına uygun olmaması, yani şekli bakımdan zorunlu unsurlardan birinin eksik olması, ciro zincirindeki kopukluk nedeni ile senet hamilinin meşru hamil olmaması, senette yer alan bir kayda ilişkin def’i ve itirazlar bu türdendir.

Senedin hükümsüzlüğüne ilişkin defiler: Ortada şeklen geçerli bir senet bulunmakla birlikte, muayyen bazı sebeplerle senedin hüküm ifade etmediği durumlarda söz konusudur. Örneğin, senetteki iradenin sahibini bağlamadığı, ehliyetsizlik ve imza taklidi, yetkisiz temsilcinin imza atması, senet metninde değişiklik yapılması ve böylece senedi düzenleyenin iradesinin değiştirilmesi hallerinde, hükümsüzlük nedeni kişiliğinde doğan kimse, talep eden şahsa karşı hükümsüzlük def’i ileri sürebilecektir. Aynı şekilde senedi düzenlemekle birlikte bunu karşı tarafa geçirme iradesinin olmaması, örneğin senedin çalınması veya tehditle alınması, senedin düzenleyene yüklenememesi hallerinde bir hükümsüzlük defi söz konusudur.

Hükümsüzlük def’nin senedin metninden anlaşılan ve bazı hallerde senedi tümüyle geçersiz kılan defilerden ayırt edilmesi gerekir. Hükümsüzlük def’i esas itibariyle senedi geçersiz kılmaz. Bu hükümsüzlük esasen hükümsüzlük sebebi kendi kişiliğinde doğan tarafından, talep eden herkese karşı ileri sürülebilir. Örneğin, senette keşideci ya da ciranta olarak imzası bulunan şahsın bu imzası sahte ise, senetle imzası sahte olan şahsa başvurulması halinde bu şahıs senet dolayısıyla sorumlu olmaz, yani senet imzası sahte olan kişi veya kişiler bakımından geçersizdir. Aynı şekilde, bir çek kooperatif adına kooperatifi temsile yetkili olmayan kişiler tarafından imzalanmış ise, bu çek kooperatifi bağlamayacağından talebin kooperatife karşı yöneltilmesi durumunda geçersizlik hali herkese karşı ileri sürülebilecektir.  Ancak, senedin bu kişi bakımından geçersiz olması o senedin tümü ile geçersiz olması anlamına gelmez. Senetlerde imzaların bağımsızlığı prensibi gereği, senette diğer imzalar geçerli ise senet bu şahıslar bakımından geçerli olmaya devam eder.

Şahsi defiler: Taraflar arasındaki ilişkilerden doğan defilerdir. Şahsi defiler kıymetli evrak ilişkisine esas teşkil eden temel ilişkiden doğar. Örneğin, geçersizlik irade sakatlığı, zamanaşımı gibi yahut temel ilişki dışında taraflar arasında mevcut başka bir ilişkiden örneğin, takas yahut hatır anlaşması gibi, doğabilir. Şahsi defiler sadece bu ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Bunun istisnası ilişkiye taraf olmayan kambiyo ilişkisindeki bir diğer şahsın bilerek borçlunun zararına hareket etmesidir.

Şahsi defilerin ileri sürülmesi durumu senedin niteliğine göre değişir. Örneğin, nama yazılı senetlerde şahsi defiler, taraflar arasındaki ilişkiye taraf olmayan ve senedi devralana karşı da ileri sürülebilir. Oysa emre ve hamiline yazılı senetlerde kişisel defiler sadece taraflar arasında ileri sürülebilir.

Kaynak: Prof. Dr. Veliye Yanlı, “Ticaret Hukuku Ders Notları”,  İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası, Kurs Notları, 2009.

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...