16 Mayıs 2010

Merkez Bankası bağımsızlığı nedir? Niçin önemlidir?

Bankacılık
Bankacılık

Merkez Bankası bağımsızlığı ile genellikle, merkez bankasının para politikası ile ilgili kararların alınmasında ve uygulamasında doğrudan politik baskılardan uzak hareket edebilme yeteneği ima edilmektedir. Diğer bir değişle, merkez bankası bağımsızlığı, temel olarak hükümet ile banka ilişkisinin düzeyini ve şeklini ima eden bir kavram olarak ele alınmaktadır. Genel olarak, merkez bankası bağımsızlığı “amaç bağımsızlığı” ve “araç bağımsızlığı” şeklinde sınıflandırılmaktadır.

Amaç bağımsızlığı merkez bankasının para politikasının nihai (birincil) amacını, hükümetin etkisi olmadan, tek başına belirleyebilmesi anlamına gelmektedir.

Öte yandan, nihai amaç ile ilgili rakamsal hedefi ya da diğer detayları belirleyebilme yetkisini ifade eden ve amaç bağımsızlığının bir alt sınıfı olarak düşünülebilecek “hedef bağımsızlığı” kavramı ile de sıkça karşılaşılmaktadır. Araç bağımsızlığı ise, merkez bankasının para politikasının nihai amacına ulaşmak için uygulayacağı politikayı ve kullanacağı araçları, hükümetin ya da başka herhangi bir kurumun müdahale ya da onayı olmaksızın, özgürce seçebilmesini ifade etmektedir.

Merkez bankası bağımsızlığının neden gerekli olduğunun tam olarak anlaşılabilmesi için fiyat istikrarının bir toplum için taşıdığı önemin farkında olunması gerekmektedir. Yüksek ve kronik enflasyonun ekonomileri tahrip ettiği ve sadece ekonomik değerlere değil toplumsal değerlere de zarar verdiği, gerek ülkemiz gerekse dünya örnekleri çerçevesinde tarihin önümüze koyduğu bir gerçektir. Tarihsel olarak yaşanan bu süreç sonrasında fiyat istikrarının; makroekonomik istikrarın, sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışının olmazsa olmaz bir ön koşulu olduğu artık tüm dünyada kabul görmektedir.

Fiyat istikrarı, ekonomilerde kendiliğinden gelişen bir sürecin sonunda oluşamamaktadır. Çeşitli dışsal şoklar bir kenara bırakıldığında, bütün ekonomilerde fiyat istikrarını tehdit eden başlıca iki unsur bulunmaktadır: Birincisi; siyasi karar alıcıların, ekonomik aktiviteyi hızlandırmak amacıyla koşulları oluşmadan kapasitenin üzerinde çalışmaya zorlamasıdır- ki bu uzun süre sürdürülebilir bir durum değildir. İkincisi ise, hükümetlerin bütçe açıklarını merkez bankası kaynakları ile finanse etmeye zaaflarının olmasıdır. Bunun doğal sonucu kısa vadede büyüme ve istihdam artışı olsa da, uzun vadede yüksek enflasyon, düşük ve oynak büyüme ve işsizliktir. Dolayısıyla fiyat istikrarı ancak uzun vadeli, istikrarlı ve kararlı politika uygulamaları sonucu elde edilebilmektedir. Oysa genelde siyasi otoriteler, siyasetin doğasından kaynaklanan nedenler ile, kısa vadeli bir bakış açısına sahip olmaya daha yatkın olabilmektedirler. İşte bu noktada enflasyonu kontrol etmek, fiyat istikrarına, dolayısıyla tam istihdama ve sürdürülebilir büyümeye ulaşılmasını sağlamak üzere merkez bankaları, daha uzun vadeyi hedefleyebilmeleri amacıyla, siyasi otoriteden bağımsız olarak görevlendirilmektedirler. Bu bağımsız yapı; merkez bankalarına, fiyat istikrarına karşı tehdit oluşturan politikalar uygulamamaları ve gerekli uyarıları yapabilmeleri için uygun ortamı yaratmaktadır.

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Web Sitesinde yayımlanan “sık sorulan sorular”dan derlenmiştir (Ziyaret Tarihi: 28/04/2010).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...