Strain (muskülotendinöz yapıda oluşan zedelenme), sprain (ligamentlerde değişik derecelerde olabilen zedelenme), subluksasyon, dislokasyon, kas veya tendon rüptürleri, fraktürler, hemartroz, sinovit, tendinit ve bursitler ile aşırı kullanım (overuse) sendromları (kas veya tendona tekrarlayıcı submaksimal aşırı yüklenme ve/veya sürtünme kuvvetleri ile oluşan zedelenmeler) sıklıkla karşılaşılan problemlerdir. Bu problemler günlük yaşamımızda yapmış olduğumuz fiziksel hareketler sonucu ortaya çıkabileceği gibi özel amaçlı sportif faaliyetler ile de ortaya çıkabilmektedir. Ancak mesleği spor olan bireylerde kas iskelet-sistemi ve kardiovasküler (kalp-damar) sistemin üst seviyede olması ve bu seviyenin devamlı korunması mecburiyeti yaralanmanın hızlı ve aktif bir rehabilitasyon programı ile tedavisini zorunlu kılar. Spor yaralanmaları kötü ve yetersiz spor tekniği; sportif araç ve gereçlerdeki yetersizlik; gerekli bedensel ön hazırlığın tam olmaması spora başlamadan ortaya çıkabilmektedir. Groh’a göre spor yapanlarda yaralanma görünme olasılığı 4.000 kişide bir, ölüm oranı ise 40.000 kişide bir ve büyük bir kaza ile karşılaşma oranı ise 40 kişide bir olduğu bildirilmektedir. Bununla birlikte en sık yaralanmanın görüldüğü spor branşları ise %10 ile futbol, %6 ile güreş, %3 ile hentbol ve boks, %1 ile atletizm ve %0.5 ile kayak olduğu saptanmıştır (Erol ve Karahan, 2006; Hasçelik, 2007; Kozanoğlu, 2007; Uslu, 2005). Spor kazalarında en çok spinal kord yaralanmalarının dalma sporunda olduğu (%21.6); bunu kayağın %13.4 izlediği tespit edilmiştir. Sırasıyla futbol (%12.7), rugby (%10.6), Amerikan futbolu (%9.4), hava sporları (%7), judo (%6.8) ve jimnastik (%6.6) takip etmektedir. Boyun yaralanmaların tüm sporlarda sayıca en ağır basan yaralanma tipi olduğu görülmüş, fakat özellikle hava sporlarındaki oranı %83.5 ile en çok göze çarptığı gösterilmiştir (Spor Yaparken Meydana Gelen Omurilik Yaralanmaları 2007). Amatör veya profesyonel bir spor faaliyeti olarak yılın her gününde bireyler tarafından yapılabilen futbolu ele aldığımızda, verilen her iki sonuca göre futbolun spor yaralanmalarında önemli bir risk grubu oluşturduğu söylenebilir. Özellikle jimnastik, cirit, halter ve kelebek yüzme sporlarını yapanlarda daha sık olmak üzere, sporcularda en sık yakınmaya neden olan bölgelerden birisi vertebra ve paravertebral bölgelerde meydana gelen bel, sırt ve boyun ağrılarıdır. Zerafet gerektiren, estetik, cazibe, zayıflık, muskular dayanıklık ve esneklik, duygusal ve psikolojik streslere karşı dayanıklılığı içine alan bir yarışma sporu olan ritmik jimnastik aynı zamanda üstün bir performansı da gerektirir. Bu sporda yarışma çağı çok gençtir. Ergenlik dönemi, elit jimnastikçilerin seçildiği yoğun çalışma dönemidir. Bu spor, diğer spor disiplinlerinde görülmeyen temel görev ve unsurların uzun süre tekrar edilmesiyle karakterize olmuştur. Hutchinson’un (1999) yapmış olduğu bir araştırmada, seçkin uluslararası ritmik cimnastiklerde sırt yaralanma prevalansının yüksek olduğu bildirilmiştir. Düşük sırt ağrı ve şikayetleri atletik kişilerde bilinmez. Jimnastik, dans, futbol, kürek ve kar sporları gibi spesifik
spor dallarıyla uğraşan sporcularda, sırt ağrılarının arttığı gösterilmiştir (Feldman ve ark., 2001; Mikkelsson ve ark., 1997).
Kaynak: Fatih Mehmet Han SAKALLI (Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Spor Bilimleri Bölümü), “Sporda Sporcuların Yaralanması ve Risk Faktörleri”, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:3, Sayı:7 (2008).