12 Temmuz 2010

Ülseratif Kolit (Colitis Ulcerosa)

Tıp
Tıp

Ülseratif kolit, kalın bağırsak iç yüzeyinin bilinmeyen nedenlerle kendiliğinden iltihaplanması olarak tarif edilen bir hastalıktır. Kalın bağırsak mukozasının genelikle yüzeyi iltihaplanır, ödemli ve ülsere (yara) dönüşür ve hafif kanamalı şekilde kendini belli eder. Hastalığın tipik belirtisi kanlı feçes, ishal ve karın ağrısıdır. Dışkı yoluyla kan kaybedilmesi, kanamanın yanı sıra şiddetli ishal, kilo kaybı, karın ağrıları ve ateşle ortaya çıkan ülseratif kolit hastalığının mutlaka ciddiye alınması ve tedaviye başlanması gerekir. Aksi halde kalın bağırsak kanserine yakalanma riski artmaktadır. Kalın bağırsak iç yüzeyinin bilinmeyen nedenlerle kendiliğinden iltihaplanması olarak tarif edilen ülseratif kolit, kalın bağırsak yüzeyinde geniş yaraların açılmasına ve bu yaralardan da kan, protein ve diğer değerli vücut salgılarının kaybına yol açıyor.

Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkileri olduğu düşünülür. Bu faktörler arasında en çok tartışılanlar sigara ve alkol kullanımı, aşırı şeker tüketimi, doğum kontrol hapları ve bazı enfeksiyon hastalıklarıdır. Olayın bağışıklık sisteminin henüz çözülemeyen bir bozukluğundan ileri geldiğini savunan birçok bilim adamı vardır. Muhtemelen bağırsak yüzeyinde bağışıklığı sağlayan hücrelerin normalde reaksiyona yol açmayan mikroorganizma veya kimyasal maddelere karşı başlayan reaksiyonlarının aşırılaşması gibi bir durum söz konusu olabilirse de henüz hastalığın sebebi bilinmemektedir.

Kalıtsal mıdır?

Gerek ülseratif kolit gerek Crohn Hastalığı bazı ailelerde sıkça görülür. Hastaların %20 kadarında birinci derece akrabaları da hastalıktan etkilenir. Buna karşın günümüze kadar belirlenmiş genetik bir geçiş yoktur.

Ülseratif kolit ve kanser riski

Uzun yıllar ülseratif kolit hastalığı olanlar, Kalın Bağırsak Kanseri yönünden risk altındadırlar. Kanser riskini artırması ülseratif kolit hastalığının çok iyi takip edilmesini gerektiriyor. Ülseratif kolitin başlangıçta hastanın sağlam bir kişiye göre biraz daha yüksek bir oranda kalın bağırsak kanseri riski taşımasına neden olduğuna işaret eden bilim adamları, ülseratif kollitin on-onbeş yıl devam etmesini takiben bu risk giderek artar. Bu nedenle ülseratif kolitli hastaların düzenli olarak kolonoskopi ile takip edilmeleri yani bağırsağın iç yüzünün görüntülenmesi anlamına gelen bu yöntemle izlenmeleri önemlidir.

Ülseratif kolitin komplikasyonları nelerdir?

Komplikasyonlar bağırsak kanalını ilgilendiriyorsa lokal (bölgesel); bağırsak kanalı dışında diğer organları veya tüm vücudu ilgilendiriyorsa sistemik (ekstraintestinal) denir.

Lokal komplikasyonlar

Derin ülserlerden meydana gelen ciddi kanamalar, bağırsak delinmesi, bağırsağın genişlemesi (toksik megakolon, toksik dilatasyon) gerek ülseratif kolit gerekse Crohn Hastalığında görülen en belirgin lokal komplikasyonlardır. Bu lokal komplikasyonlardan en ciddi olanı toksik megakolondur. Karında, ani olarak gelişen ileri derecede şişme, ateş, kabızlık, ve genel durum bozukluğu bu komplikasyonun habercisidir. İnflamasyonun tüm kalın bağırsak duvarını tutması sonucu, kalın bağırsak incelir ve genişler. Her an delinebilir. Bu nedenle acil cerrahi girişim gerekebilir.

Sistemik (ekstraintestinal) komplikasyonlar

Bağırsaklarda gelişen inflamatuvar olaylar sonucu salgınanan maddeler uzak organları da etkiler. Ateş, kilo kaybı, güçsüzlük ve iştah azalması bunların başında gelir. Düşük oranda olsa bazı hastalarda da eklem, deri, göz ve karaciğer rahatsızlıkları gözlenebilmektedir. 
Ülsertif kolit tedavisi

Ülseratif kolitin tedavi seçeneğindeki ilk adım ilaç tedavisidir. Ancak verilen ilaçların miktarı, tedavi güçleri ve kullanma süreleri arttıkça, ağır yan etkilerinin de o oranda artacağına dikkat çeken uzmanlar, şu uyarılarda bulunuyor:

“Örneğin, kortizonun yan etkilerine bağlı olarak, şeker hastalığı, mide ülseri delinmesi, yüksek tansiyon, katarakt, kas incelmesi, kemik erimesi, pankreas iltihaplanması gibi ölümcül yan etkiler gelişebilir. Hastaların kendilerine verilen tüm ilaçların yan etkilerini önceden bilmeye ve istedikleri anda ilaç tedavisini terk etmeye, ilaç tedavisinin alternatifleri konusunda bilgi edinmeye hakları vardır. Bu nedenle de hastaların ancak belirli sürelerle bu ilaçları kullanmaları ve eğer cevap alınamıyorsa yine uygun bir süre organ nakli yapıldığında da kullanılan bağışıklığı baskılayıcı ilaçlara geçilmesi doğru olur. Eğer yine cevap alınamaz ise, bu hastaların cerrahi olarak tedavi edilmeleri gereklidir. Ayrıca bu ilaçları kullanan kişilerde böbrek yetmezliği gelişme ihtimali olduğu da unutulmamalıdır. Hastalar, ilaçların tüm yan etkilerini ve potansiyel risklerini kendilerine bu ilaçları veren hekimlerle mutlaka ve tüm detayları ile açık açık tartışmalıdırlar.

Dikkat: Değerli okuyucu, buradaki bilgiler genel bilgilerdir. Size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir. Unutmayınız ki, hastalık yoktur hasta vardır. Hastalık insandan insana farklı seyir gösterebilmektedir. Bunedenle mutlaka hekime gidilmeli, hekim kontrol ve önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Teşhisi koyacak olan ancak ve ancak hekimdir.

Kaynak: Prof. Dr. İbrahim Adnan SARAÇOĞLU’nunWeb Sitesindeki “Kürler ve Hastalıklar” bölümünden derlenmiştir (Ziyaret Tarihi: 03/06/2010).

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...