4 Mart 2010

Yeni iktisat tarihi akımının ortaya çıkışı

İktisat
İktisat

Genel olarak 1957 yılı yeni iktisat tarihi (klimetrik) akımının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Söz konusu yıl, İktisat Tarihi Derneği ile Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu gelir ve servet üzerine ortaklaşa bir konferans düzenlemişti. Konferansa Birleşik Amerika ve Kanada ekonomik tarihini kantitatif verilerle analiz eden tebliğler sunulmuştu. Alfred Conrad ve John Meyer tarafından kongreye takdim edilen iki çalışma (Economic Theory, Statistical Inference and Economic History ile The Economics of Slavery in the Antebellum South) iktisat tarihine yönelik bu yeni yaklaşımın kilometre taşları oldu (North, 1997, 412). Bu genel kanıya rağmen ekolü, 1957 yılında kendiliğinden ortaya çıkmış bir hareket olarak görmemek gerekir. William Parker, Douglass North ve Jonathan Hughes gibi bir çok ünlü yeni iktisat tarihçisi 1957 yılına gelinceye kadar önemli çalışmalar yapmışlardı. Thomas Ashton, Marc Bloch, Earl Hamilton ve W.W. Rostow gibi öncü iktisat tarihçilerinin çalışmalarını da kilmetrik gelenek içerisinde değerlendirmenin mümkün olduğu belirtilmiştir (Meiners-Nardinelli, 1986, 511).

Kırk yılı aşkın bir mazisi olan klimetrik ekolün başarı grafiğini üç on yıllık dönemde incelemek mümkündür. Dönemlerden ilki 1965-75 yılları arasıdır. Ekolün başlangıcı 1957 yılı olarak kabul edilmesine rağmen ekol geleneği içerisinde yapılan çalışmaların ağırlık kazanması 1960’lı yılların ortalarından sonra gerçekleşmiştir. Bu durumu klimetrik gelenekte çalışmaların kümelendiği Journal of Economic History’de yayınlanan makalelerin oranından takip etmek mümkündür. Nitekim klimetrik metodolojiye dayalı olarak söz konusu derginin periyodik sayılarında yayınlanan makalelerin toplam makalelere oranı 1956-60 döneminde %10, 1961-65 döneminde %16 idi. Ancak oran, 1966-70 döneminde %43’e, 1971-75 döneminde ise %72’ye yükselmişti (Whaples, 1991, 289-301).

Ekolün ilk döneminde araştırmalar, Amerika’da demiryolları ve kanalların ekonomik etkisi, köleliğin karlılığı, büyük depresyonun sebepleri ve gümrük tarifelerinin sonuçları gibi ağırlıklı olarak orta öğretim düzeyinde öğretilen tarih konuları ile tarih ilkeleri üzerine yönelmişti. Klimetrik hareketin ilk on yılında elde edilen araştırma bulguları oldukça yeni idi. Ekolün en ateşli takipçileri de genç iktisatçılardı. Onlar başarılı bir şekilde mevcut tarihi bilgilere meydan okumuşlardır. Örneğin bu kişiler, Amerikan iç savaşı ve Kuzeyin siyasi güçlerinin nüfuzunun sanayileşmeyi yavaşlatmadığını, aksine endüstrinin aynı dönemde geliştiğini göstermişlerdir.

Klimetrisyenler ikinci dönemde artık geleneksel düşünceye bağımlı değillerdi. Ekol bizzat kendi düşünce yapısını üretmeye başlamıştı. 1975-85 arasındaki araştırmalar neticesinde yeni fikirlerin içerden tenkidine başlanmıştı. Ele alınan konular büyük ölçüde aynı kalmasına rağmen eski kaidelerin giderilmesi ile ekol mensupları kendi yerlerini net olarak belirlemişlerdi. İlk iki dönemde klimetrik araştırmacılar günün ekonomik ve sosyal sorunlarıyla da ilgilenmişlerdi (Goldin, 1997, 396). Böylece ekolun kendine has düşünce ve araştırma yapısını tam anlamıyla oluşturması belirli bir zaman diliminden sonra mümkün olabilmişti.

Klimetrik ekol üçüncü döneminde bugünü geçmiş yardımıyla açıklama anlayışına sahip bir disiplin görüntüsündeydi. Artık düşük verimlilik, artan gelir eşitsizliği, kadın işgücü, göç, makroekonomik politikaların etkinliği, devletlerin ekonomik müdahalelerinin genişlemesi gibi bugünün sorunları klimetrik öğretinin anlayışına uygun olarak incelenmeye başlanmıştı (Goldin, 1997, 396-97). Ekolün bu çabası bir hayli önemliydi. Çünkü geçmişle geleceğin birçok şekilde birbirine bağlı olduğu, geçmişin çeşitli şekillerde geleceğe yön verdiği bilinen bir gerçekti.

Ünlü iktisatçı Keynes’in iktisatçı bugünü geçmişin ışığı altında geleceğin amaçları için incelemelidir sözü bu gerçeğe işaret etmektedir (Cipolla, 1991, 8). Klimetrik ekolun ortaya çıkışının, 1950’li yılların sonları ile 1960’lı yıllarda çeşitli faktörlerin uygun biçimde bir araya gelmesiyle yakın ilişkisi bulunmaktaydı. Bu koşullar iktisatta ampirik araştırmalar için yenilikçi bir çevre yaratmıştı.

Karşılaştırmalı istatistik ve tahminlere önem veren pozitif iktisat teorisi ile birlikte bu alana ekonometrinin uygulanması hızla gelişmekteydi. Bilgisayar teknolojisi veri kaynaklarının elde edilmesi, mikro iktisadın birçok alanda ampirik verilere uygulanması, ampirik makro ekonominin belirgin biçimde ilerlemesi ekolün kazandığı başarıya katkı sağlamıştır (Heckman, 1997, 404). Özellikle güçlü bilgisayarların ve daha gelişmiş uygulama programlarının bulunmasıyla, önceden analiz edilemeyen daha geniş yatay-kesit incelemelerine ve daha uzun zaman serilerine veya veri setlerine dayalı kantitatif incelemeler mümkün hale gelmiş ve bu sayede daha açıklayıcı bilgiler edinilebilmiştir.

Ekolün kısa sürede gelişmesinde iktisat ve iktisat tarihinde ortaya çıkan iki entelektüel trendin etkileşimi de önemli olmuştu. İktisat tarihinde, daha geniş ekonomik verilerin toplanmasına yönelik bir eğilim vardı. Ancak bunların iktisat teorisiyle irtibatlandırılması söz konusu değildi. İktisat tarihindeki trend gerçekleri teorisiz incelemek olurken, iktisatta ekonomik gerçeklerin analizi için artan ölçüde karmaşık teorik ve istatistiki yöntemler ortaya çıkmaktaydı. Yeni iktisat tarihi bu iki trendi birleştirmişti. Neticede yeni iktisat tarihçileri ekonometrik teknikleri geniş bir biçimde kullanarak Amerikan ekonomik tarihini baştan sona yeniden incelediler. Aynı iş belirli ölçüde Avrupa ekonomik tarihi için de gerçekleştirilmişti (Meiners-Nardinelli, 1986, 512). Bu hareket akımın kısa sürede gelişmesine ve yaygınlaşmasına imkan vermişti.

Kaynak: Ahmet Uzun (Cumhuriyet Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü), “Yeni İktisat Tarihi Akımı ve İktisat Tarihi Yazımına Katkıları”, C. Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1

Share

Bunları da Beğenebilirsiniz...