CAM ile ilgili olarak ortaya çıkan sorular hekim tarafındanyanıtlanmalıdır. Toplumdaki CAM uygulamaları malignitelerin önlenmesi, kemoterapi ve radyoterapi sırasında advers etkileri önlemek ve/veya rehabilitasyon veya daha sonrasında hastaların desteklenmesi için kullanılmaktadır. En önemli sorun alanları güvenlilik, standardizasyon ve ürünlere ulaşımdır, bu da bir hastane ortamında CAM sağlayıcılarına güveni artırmakta ve CAM hizmetlerinin erişebilirliğini buralarda artırmaktadır. Güvenlilik endişeleri arasında ürünün, bitkinin direkt toksik etkiler; CAM terapilerinin konvansiyonel kemoterapi veya diğer reçete edilmiş ilaçlarla etkileşimleri; ve metabolik etkileşimler yüzünden konvansiyonel tedavinin etkisinin azalması bulunmaktadır. Örneğin hastalar bazı kanser semptomlarını azaltan bitkileri kullanabilirler ancak bu ürünün içindeki kimyasal maddelerin bilinmeyen intrensik etkileri olabilir veya kontamine maddelerin yaptığı advers olaylar görülebilir. İyi bilinen ilaç etkileşimleri problemine ek olarak, ilaçlar ve bitkiler arasında ve antioksidanlarla kemoterapi veya radyoterapi arasında da tedavinin etkinliğini bozabilecek diğer etkileşimler bulunabilir.
Önerilmemesi gereken veya kabul edilemeyecek tedaviler vardır, bunun yanında laetril veya hidrazin sulfat tarafından direkt toksisitesi amplifiye edilen terapilerde vardır. Bazı CAM tedavileri konvansiyonel tedavilerin etkinliğini azaltabilir, diğerleri ilaçlarla etkileşime girip ciddi ve yaşama tehdit edici yan etkilere neden olabilir. Bazen CAM tedavilerinin kullanımı hastayı, malignite gibi altta yatan ciddi bir problem için bilinen etkili bir tedaviyi almaktan alıkoymaktadır. St. John’s wort adlı ürün depresyonun semptomlarının tedavisinde günümüzde kullanılmaktadır, ancak son yapılan randomize kontrollü çalışmalar bunun plasebodan daha üstün bir etkinliğinin olmadığını göstermiştir. Bununla birlikte, St. John’s wort’un siklofosfamid ve siklosporin benzeri ilaçların etkilerini azaltabilir. Elde edilen kanıtlar St. John wort, sarımsak, gingko, ekinasea, ginseng ve kava sitokrom p450 izoenzimlerini modüle ettiği ve siklofosfamid gibi birçok önemli antineoplastik ilaçların düzeylerini azaltabileceğini düşündürmektedir (Tablo 1). Bir toksik olayı artırabilecek potansiyel ilaç-bitki etkileşimleri de vardır. Örneğin, antitrombosit ajanlarla birlikte sarımsak, gingko veya ginsengin kullanımı kanamayı artırabilir. Kemoterapinin alışılmadık advers olayları ve bilinen bir etkili ajana karşı yanıt olmayışı hastanın konvansiyonel tedaviye ek olarak bitkileri veya botanik ajanları alma olasılığı hakkında klinisyenleri uyarmalıdır. Benzer şekilde, bir ilaç alerjisini düşündüren semptomlar klinisyeni bitkiler/ilave ürünler hakkında sorgulama yapmasına neden olması gerekmektedir.
Antioksidanlar kronik hastalıklar ve kanserin önlenmesi için sıklıkla kullanılan tezgah üstü ürünler arasındadır, ancak kemoterapi ve radyasyon tedavisinde kullanımları ile ilgili rehber hala tartışmalıdır.
Hastalara tavsiyede bulunmak için, onkolog hangi tamamlayıcısı tedavilerin önerilebilecek veya kabul edilebilecek olduğunu ve hangisinin önerilmeyeceğini bilmesi gerekmektedir. Hastalara tavsiyede bulunmak için kullanılan şemalar kanıt ve etkinlik temelinde olmalıdır. Tavsiye edilebilecek tedaviler hem etkinlik ve güvenliliği destekleyecek kanıtlara sahip olmalıdır (ör: akupunktur). Akupunktur tedavisi ile yapılan bir çalışmada 43 minor advers olay saptanmıştır ve ciddi olay gözlenmemiştir. Minor olaylar arasında hafif yerel rahatsızlık ve iğne yerinde bir miktar yerel kanama bulunmaktaydı. Akupunktur kanserli hastalar tarafından iyi tolere edilen bir tedavidir, bu hastalar içinde yeterli laboratuar değerleri varsa ve standart tekniklerin modifikasyonu yapılmışsa antikoagülasyon tedavisi yapılanlarda bulunabilir. Etkinlik ile ilgili olarak, akupunktur ilgili NIH fikir birliği ve bir kaç randomize çalışma kemoterapinin neden olduğu bulantı ve kusmanın kontrolünde pozitif sonuçlar verdiğini göstermiştir. Bu yelpazenin iki ucu arasında kabul edilebilecek tedaviler vardır, burada etkinlik ile ilgili kanıtlar kesin olmamakla birlikte güvenliliği desteklemektedir. Tamamlayıcı tedavinin bu kategorisinin örnekleri arasında kanser ağrısının tedavisinde, radyasyonun neden olduğu ağız kuruluğunda, postkemoterapötik yorgunlukta veya uykusuzlukta ve anksiyetede akupunktur, anksiyete ve stres ile otolog kemik iliği transplantasyonundaki bulantıda masaj bulunur.
Kaynak: Prof. Dr. Erkan Topuz (İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü), “Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp: Onkoloji Tedavisindeki Güncel Durum”